“Böylece hayatın kimi zaman nasıl başkalarının iradesine göre yön aldığının göstergesi olan o kadim şarkı Buck’ın sesinde dalgalanıyor ve Buck, gerçek benliğini buluyordu. Benliğini buluyordu çünkü insanoğlu Kuzeyde sarı bir maden bulmuştu ve çünkü Manuel, karısının ve kendisinin küçük kopyalarının ihtiyaçlarını karşılamaya ücreti yetmeyen bir bahçıvan yardımcısıydı.”
Selam millet! Bugün sizlere Jack London’ın Kanada’da geçirdiği bir yıllık dönemden ilham alarak yazdığı kitaplardan biri olan Vahşetin Çağrısı’nın yorumuyla geldim.
Kitap evcil bir köpek olan Buck’ın evdeki bahçıvan yardımcısı tarafından o dönem oldukça yaygın olan bir şekilde satılmasıyla başlıyor ve sonrasında gelişen olaylara tanıklık ediyoruz. İlk gittiği evde kırmızı kazaklı adam tarafından tanıştırıldığı sopa, vahşi hayatın başladığına dair bir işaret teşkil ediyor Buck için. Daha sonra yeni sahipler ediniyor ve vahşi doğada bir kızak köpeği olma kaderiyle karşı karşıya kalıyor. Orada aç kalmayı, mücadeleyi, liderlik hırsını, takım çalışmasını öğreniyor. Her gittiği yerde, her zorlu koşulda vahşi doğaya ve özüne biraz daha yaklaşıyor. Bizlereyse tüm bunlara tanıklık etmek kalıyor. Ayrıca kitabın geneline göz atınca bende bıraktığı çağrışımsallığa da değinmeden geçemeyeceğim. Buck bana çok fazla Red Dragon’ın altındaki felsefeyi anımsattı. ADAPT – EVOLVE – BECOME.
Öncelikle Jack London’a ne kadar hayranlık duyduğumu söylemek istiyorum. O dönemde gözlemlediklerini bir köpeğin bakış açısından o kadar muazzam aktarmış ki, şaşıp kalmamak mümkün değil. Derin bir sezgi gücü olsa gerek, yoksa gerçekten çok meziyetli bir iş bunu bizlere geçirebilmek. Kitabın diline değinecek olursam: akıcı bir kitap ama okurken bir hayli düşüncelere sevk etti beni ve bundan dolayı okuma sürecim biraz sancılı oldu. Konu herkese hitap etmeyebilir bence, o yüzden herkesin beğenebileceğine inanmıyorum. Tüm bunları göz önünde bulundurarak almanızı, okumanızı tavsiye edebilirim.
Son olarak bu kitabı da geçen ay olduğu gibi Into the Wild filminin etkisiyle okudum. Oradaki karaktere ilham olan tüm kitapları okumayı planlıyorum bu şekilde. Bu sayede karakterle aramda kurulan o görünmez bağ daha da güçleniyor sanki. Sağlıcakla kalın efenim! 😄💞