“Tek bir piyonun bütün oyunu değiştirme potansiyelini aklından çıkartma.”
Selam millet! Bugün sizlere kitaplığıma yeni katılan bir Distopya serisinin ilk kitabı olan Piyon’un yorumuyla geldim. Sanırım okumayan bir tek ben kalmıştım. 😂
Her Distopya’da olduğu gibi toplum yine gruplara ayrılmış. Kişiler 17 yaşına geldiklerinde bir sınava tabi tutuluyorlar ve bunun sonucunda enselerine grupları kodlanıyor. Hayatının bir sınava tabi tutulması aşırı tanıdık gelmedi mi size de? VII en üst kategori ve sadece Hart ailesi bu kategoriye dahil. Iler Başkayer’e gönderilirken IIIler tabiri caizse olabilecek en kötü işlerde çalışıyor ve sefalet içerisinde yaşıyorlar. IV,V,VIlar ise biraz daha varlıklı kısmı oluşturuyor.
Baş karakterimiz Kity Doe bir Ekstra ve grup evinde onlarca çocukla birlikte yaşıyor. Doğum gününde girdiği sınavda III olarak işaretlenen Kitty’ye inanılmaz bir tercih sunuluyor: Ya bir III olarak hayatını sefalet içerisinde geçirecek ya da bir ameliyatla Başbakan’ın yeğeni olan ve sır dolu bir şekilde ölen Lila Hart’a dönüşecek. Ama tabii bunun bir amacı var: Lila’nın gizlice başlattığı isyanı durdurmak. Peki karakterimiz bu amaç için kendi hayatından ve inandığı değerlerden vazgeçecek mi?
Distopya seni o kadar çok seviyorum ki! Bu türde olan her kurguyu okumaya çalışıyorum ve Piyon da kesinlikle sevdiklerimden biri oldu. Kitapta o kadar fazla olay vardı ki kendimi resmen aksiyon filminin içinde gibi hissettim. Özellikle son 100 sayfası falan aşırı derecede dolu doluydu. Distopya olarak Açlık Oyunları kadar olmasa da acımasız diyebileceğim bir dünya vardı. Katı kuralları olan bir sistemdi. Bu onu sevmemi sağladı, çünkü bu tarz kurgularda isyanı başlatmak ve o zinciri kırmak biraz daha zor oluyor, daha zekice geliyor bana. Bunların aksine beğenmediğim yönleri de var elbette. Mesela Sevgili Kitty’mizin kendi durumuna odaklanmak yerine ikide bir Benj için endişelenip durması oldu. Yahu o kadar insanın hayatı değişecek illaki bir şeyleri feda etmen gerekiyor, bu işler böyledir. Resmen bu huyu beni çileden çıkarttı. Bu davranışı ve bazı tutarsız hareketleri dolayısıyla onu da Benj’yi de sevemedim bir türlü. Umarım serinin devamında daha mantıklı düşünen birisi oluyordur. Kitapta en sevdiğim karakter Lila’nın nişanlısı Knox oldu. Zeki karakterleri inanılmaz seviyorum ve bu çocuk cidden zeki. Hep doğru adımları atıp doğru kararlar aldı. Kitty onun sözünü biraz daha fazla dinleseydi kitap eminim daha güzel bir hale gelirdi.
Her ne kadar beğenmediğim noktalar olduysa da bunlar kitabın ve kurgunun güzelliğinin önüne geçmedi tabii ki. Bu yüzden sadece 1 puan kırdım. Eğer bu türü seviyorsanız ya da merak ediyorsanız bir göz atın derim ben. Sağlıcakla kalın efenim! 😄 💞