“Anneler ve babalar, çocuklarından çok şey isterler. Bunlar gerçekleşmeyince de sıradanlığı isterler. Bunun temel bir öğe olduğunu düşünürler. Gelgelelim sıradanlık, aslında gerçekleştirilmesi en zor niteliklerden biridir.”
Selam millet! Bugün sizlere Badem kitabının yorumuyla geldim. Kitap biraz eski olsa da ben ilk olarak Ağustos ayında In The Soop izlerken Yoongi ve Namjoon’un okuduğunu görmüş, onlar konusunu anlatınca da büyük bir merakla araştırmıştım. Çevirisini asla bulamadım ve ne mutlu ki bu kadar kısa sürede dilimize kazandırıldı ve sonunda okuma şansını buldum.
Kitap baş karakter Yunjae’nin doğduğundan beri diğer çocuklardan farklı davranış içerisinde olduğunun annesi tarafından fark edilmesi ve doktora götürülmesiyle başlıyor. Yunjae’nin beynin davranışlarımızı yöneten kısmı olan amigdalası doğuştan küçük. Bu nedenle doktorlar ona duygusal sağırlık yani aleksitimi tanısını koyuyorlar. Çevresi tarafından bu rahatsızlığı anlaşılmasın ve diğer çocuklar tarafından dışlanmasın diye annesi ve ninesi tarafından evde duygu eğitimi verilerek büyütülüyor. Lakin bir süre sonra çocuğun tavırlarında farklılıklar olduğunu anlayanlar ona anlayışlı bir şekilde yaklaşmamaya başlıyorlar. Ayrıca başına gelen trajik bir olay neticesindeyse hayatına onun hayatını tümden değiştirecek insanlar girmeye başlıyor. Aslında bu kitap onların tabiriyle bir ucubenin başka bir ucube ile tanışmasıyla ilgili.
Okumayı öğrendiğimden beri çok fazla kitap okuyan birisiyim ve hayatım boyunca beni duygusal anlamda bu denli etkileyen çok az kitap oldu. Son 10 sayfasında o kadar çok ağladım ve içime öyle bir büyük bir taş oturdu ki. Toplumda birçok faktör nedeniyle dezavantajlı durumda olan birçok insan var ve bu eşitsizliklerin giderilmesi için elimden geldiğince mücadele etmeye çalışan birisiyim. İş çocuklara geldiğinde bunun duygusal yükü daha fazla oluyor benim için. Yunjae’nin yaşadıkları ve dile getiremedikleri beni öyle derinden etkiledi ki. Keşke hiçbir çocuk dünyanın zulmünü görmese, psikolojik olarak yıpranmasa ve keşke her çocuğa elimizi uzatabilsek. Bu kitap bana bir kez daha dünyadaki en büyük mutluluğun bir çocuğun yüzünde oluşturulabilecek ufacık da olsa bir tebessüm olduğunu hatırlattı. Dilerim tüm dezavantajlı çocuklara ulaşmaya, eşitsiz toplumu düzeltmeye gücümüz yeter bir gün. Bu kitabı önerebileceğim herkese yıllarca önermeye devam edeceğim.
Ayrıca çeviri konusunda da bir not eklemek istiyorum. Ülkemizde Doğu edebiyatına dair eserler genelde Japon edebiyatı ağırlıklı ve Kore edebiyatına dair çeviri sayısı bana göre oldukça sınırlı. Bu kadar kısa sürede bu kitabı dilimize kazandıran tüm ekibe teşekkür ederim. Dilerim Kore edebiyatına dair eserler dilimize daha sık kazandırılmaya devam eder. Merakla bekliyor olacağım.