“Bu trajediden bir saat önce ölsem, yeterince yaşamış olurdum. Şu andan itibaren, yaşamanın değeri yok. Her şey boş. Şeref ve vakar öldü. Hayatın şarabı gitti, geriye sadece tortusu kaldı.”
Selam millet! Bugün sizlere Tragedya’nın en ünlü eserlerinden ve bir Shakespeare klasiği olan Macbeth’in yorumuyla geldim.
Macbeth ve Banquo bozkır bir arazide ilerlerken aniden karşılarına 3 tane cadı çıkar. Daha sonra bu cadılar onlara bazı kehanetlerde bulunurlar. Birinci cadı onu ‘Glamis Baronu’ olarak selamlar, ikinci cadı ‘Cawdor Baronu’ olarak, son cadıysa ‘Kral’ olarak selamlar. Henüz Glamis Baronu olan Macbeth ilk önce bu kehanetlere hayret eder çünkü Cawdor Baronu hâlâ sağdır. Kısa bir süre sonra sahneye iki kişi daha dahil olur ve Macbeth’e yeni mevkiisini bildirirler. Yiğit Macbeth artık Cawdor Baronu’dur. Giriş bölümü bu şekilde kurulan hikâyede ana tema bundan sonra patlak verir. Hem karısının hem de kendisinin benliğinde saklı duran hırs ve aç gözlülük gün yüzüne çıkar ve durdurulamaz bir hale gelirler. İlk kehanetin doğru çıkmasından cesaret alan Macbeth, artık gözünü daha da karartmıştır ve bu emelin sonucunda sadece kan ve ölüm görürüz.
William Shakespeare bu eserinde insanın zaaflarını çok iyi bir şekilde ele almış, bize çok iyi sunmuş. Kibir ve aç gözlülüğümüzün eninde sonunda cezasını çekeceğimizi gördüm ben bu eserde. İnsan doğasının insancıl olmayan yanlarının bizleri nasıl da felakete sürükleyebileceğini de. Çizgi roman özelinde konuşmam gerekirse çizimler ve tasvirler güzel sunulmuş bize, bu versiyonunu okuyabilirsiniz bence. Tüm bu artılarına rağmen kitap sanırsam bana çok dokunmadığı için etkilemedim, hikâyenin içine giremedim çok. Belki de Romeo & Juliet’in etkisi sandığımdan fazladır üzerimde, bilemiyorum. Yine de yazarın bu eserine göz atabilirsiniz henüz onunla tanışmadıysanız. Diline, üslubuna ve kurgusal zekâsına tanıklık etmek gerekiyor bence. Ve umarım benden daha çok seversiniz bu kurguyu. Sağlıcakla kalın efenim! 😄 💞
Ek olarak: Ben bir öğretmen değilim, haddime değil tabii ama lise dönemini ve müfredatını görmüş, geçirmiş bir insan olarak nacizane birkaç tavsiyem olacak sizlere: Ben lisedeyken işlediğimiz dönemlerin inceliklerini tam olarak kavrayabilmek adına kendimi kütüphaneye atar ve o döneme ait eserleri okur ve göz gezdirirdim. Ezberci bir eğitim sistemimiz var ne yazıkki ve ben de sizler gibi nefret ederdim bundan. Lakin tüm o incelikleri okuyarak görmek, kendi kendime keşfetmek bana kazanımlar sağladı. Bence siz de ezberlemek yerine en azından yapı taşı eserlere göz atabilirsiniz. Böylece konu daha çok yerleşebilir. Tabii bu her insan için geçerli değil, siz kendinizi daha iyi biliyorsunuz sonuçta. Bu eser de Tragedya’nın önemli demir başlarından malumunuz, umarım size bir şeyler katabilir, keyifli zaman geçirirsiniz. 😊