“İnsan başkalarına yardım ettiği, başkalarını sevdiği kadar yükselir. Dünyada hayatın bir tek manası varsa o da sevmektir. Hatta mukabele bile edilmesini beklemeden sadece sevmek. Başka bir insanı bahtiyar edebilmek, kendini bahtiyar edebilmekten daha güç fakat daha insancadır. Bugün böyle düşünenlere saf, hatta enayi derler. Fakat ne derlerse desinler, biz kalbimizin ve kafamızın doğru bulduğu şeyleri etrafın ne dediğine bakmadan yapmalıyız.”
Kitap Sabahattin Ali’nin eşi Aliye ve kızı Filiz’e yazdığı mektuplardan oluşuyor. Evlenmeden önce başlayıp ölümüne kadar olan süre zarfında tüm ayrı kalışlara, hapishanedeki süreçlere tanıklık ediyoruz. Hislerini, ideallerini, dostlarını okuyoruz ve ailesini… İçeriğin en güzel yanı mektupların Osmanlıca ve Türkçe aslının da yer alması.
Her zaman bir yazarı anlamak için sadece eserlerini okumanın yeterli olmayacağını düşünmüşümdür, yine bunu ispatlayan bir kitapla tanıştım bu ay. Mektuplar her birimizin benliğine dair en önemli noktaları ortaya çıkarır, ele verir. Bir yazarın mektuplarını okumaksa onun kişiliğini göstermekle birlikte bunun eserlerine nasıl yansıdığını da gözler önüne serer.
Sabahattin Ali benim en sevdiğim yazarlardan birisi. Şimdiye kadar iki kitabını okumuştum, aklımda tabiiki de ona dair bir fikir mevcuttu lakin bu eseri okuduktan sonra çok farklı şeyler keşfettim onunla ilgili. Misalen onun karakterlerini kimi zaman sinirliyken, kimi zaman isyan ederken, kimi zaman da kendini toplumdan soyutlamış bir şekilde okudum, öyle sirayet etti bana. İnsan ister istemez bunu yazan insanın da böyle biri olduğunu düşünüyor ama Sabahattin Ali’de beni en çok şaşırtan noktalardan biri bu oldu. Kolay sinirlenmeyen, sinirlense bile sırf karşısındaki kırılmasın diye bunu yansıtmayan bir insanmış. Kısa ömrünün çoğunu başkalarının mutlulukları ve sıkıntıları için harcamış, iyi dostluklar biriktirmiş, savunduklarının arkasından gitmiş… Kendi düşüncelerini bizzat onun ağzından okuduktan sonra onsuz kalan toplum için, kendimiz için bir kez daha üzüldüm. Kim bilir biraz daha yaşasaydı ondan neler tesir edecekti bizlere? Asla bilemeyeceğiz maalesef ama ardında bıraktıklarından daha çok feyz almalıyız.