“Bizler uyuruz. Uyandığımızdaysa yeni bir günün tatlı boşluğu vardır gözlerimizde. O günün herhangi bir acıyla dolu dolmayacağını bilemeyerek taze bir başlangıcın içindeyizdir. En az çöp kamyonunun sürücüsü üçüncü adam kadar o an için her şeyi unutmuşuzdur.“
Selam millet! Bugün sizlere yeni tanıştığım bir yazarla geldim. Çağdaş Türk Edebiyatı’na şu sıralar ağırlık veriyor gibiyim.
Doyma Noktası, içinde toplam 9 hikaye barındıran bir öykü kitabı. Öykü okumayı çok seviyorum ve kitap da ince olduğu için hemen biteceğini düşünmüştüm lakin yanılmışım. Sema Kaygusuz’la ilk defa tanışıyorum ve dili, anlatım tarzı, imgelemleri kullanış biçimi çok farklıydı. İlk öykü olan Sandık Lekesi’nin atmosferine girmekte başlarda bir hayli zorlandım, hatta o öyküyü atlayıp en son okudum. Yani özetle üslubu biraz alışılmışın dışında ve alışmanız gerekiyor. Ayrıca cümle israfından kesinlikle kaçmış, öyle öykü uzasın diye lafı uzatıp da dolandırmamış yani. Bu yüzden de tek bir kelime dahi atlamak istemedim ve aşırı dikkatli okumaya çalıştım. Ufak bir konsantrasyon dağılmasında ölümcül bi sözcük aklımdan uçuveriyordu zira.
Böyle anlatınca gözünüze korkutucu gelmesin ya da önyargınız oluşmasın sakın ha! Bu yazarla herkesin tanışması gerektiğini düşünüyorum. Her öyküde beni duygudan duyguya sürükledi. Bazen çocukluğuma özlem duydum, bazen içim bulandı, bazen inanılmaz derecede yalnızlık hissettim. Öyküler geçerken benim de duygularım sürekli değişim gösterdi. Bir öyküde üzgün, bi öyküde mutluydum. Böyle bir şeyi daha önce hiç tecrübe etmemiştim, gerçekten büyüleyici bir kalemi olduğunu düşünüyorum. Ayrıca okurken bizleri de olayın içine dahil ediyor, sanki karakterleri duvar dibine çökmüş de izliyor gibi hissettim.
Unutmadan favori öykülerim Sandık Lekesi, Şeftali ve İnsan Dipleri oldu. Yine de kitabın tamamı benim için eşsizdi. Yazardan başka kitap okumadığım için bu kitap başlangıca uygun mudur, bilemiyorum ama muhakkak Sema Kaygusuz ile tanışın bence. Sağlıcakla kalın efenim! 😄 💞